16 Aralık 2014 Salı

OKUDUM, BİTTİ... KIRMIZI PAZARTESİ/GABRIEL GARCİA MARQUEZ







Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa: 111 



ARKA KAPAK 

Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez'in 1981'de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya'da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar'ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruhçözümü niteliği de kazanmış oluyor.


BENCE....

Kitabı bitirdikten sonra bile kalbim pıt pıt atmaya devam etti. İşleneceği ve kimin neden , nasıl öldürüleceği bilinen bir cinayetin satırlarını daha ilk sayfalarda okuyorsunuz. Ama bunları bilmeniz kitabı sonuna kadar heyecanla okumanıza engel olmuyor. Hatta daha büyük bir merakla ve gittikçe yükselen bir adrenalinle okuyorsunuz. Yazarın son sayfalarda cinayetin işlendiği andan başkahramanın son nefesini verene kadar olan anlatımdaki betimlemeler, tasvirler muazzam.

KEYİFLİ OKUMALAR




25 Ekim 2014 Cumartesi

OKUDUM, BİTTİ... TEPETAKLAK / JAMİ ATTENBERG



Uzun zamandır doğru dürüst kitap okuyamıyorum, iş, okul, çocuk, koşturmaca.... Hayat bizden o kadar çok şey alıyor ki , karşılığında doğru dürüst verdiği bir şey yok, sadece biraz daha fazla kendime ayıracak zamanım olsun isterdim. Okuyayım, sevdiğim aktiviteleri rahatlıkla yapayım, sorumluluklar paylaşılsın... Bu kadar şikayet yeter :) Yine de bir kitabı okudum bitirdim sizlerle paylaşacağım, yenisine de başladım ;)


Yazar: Jami Attenberg
Yayınevi: Martı Yayınları
Sayfa: 272

ARKA KAPAK 

Bazen başlangıçlar için umulmadık bir gidiş gerekir…

Edie ve Richard Middlestein otuz yıldan fazla süren evlilikleri, iki çocukları, güzel evleri ve harika dostlarıyla örnek bir aile hayatı sürdürür. Ta ki Richard bir gün karısını terk edene kadar…

Peki birlikte geçen onca yılın ve paylaşımın ardından Richard'ın bu kararı vermesindeki neden nedir? Babalarının bu kararı, çocukları ne şekilde etkileyecektir? Altmış yaşından sonra yeniden hayata tutunmaya çabalayan bir adam ile sağlık problemleri olan, terk edilmiş ve yemeye takıntılı bir kadının yıkıcı kararları karşısında Middlestein ailesini nasıl bir sınav beklemektedir?

Samimi üslubu ve kurnaz mizacıyla Jami Attenberg, eski sevginin yol açtığı kalp kırıklıkları, yeni sevgiye duyulan umut ve aile bağları üzerine keyifli bir roman sunuyor.

Kaçmaya çalıştığımız roller ve kırılması imkânsız bağlar üzerine dokunaklı bir roman…

Yorumlar:

"Bazen hüzünlü, bazen neşeli ve tüm kitap boyunca merak uyandıran yoğun bir aile portresi."

Publishers Weekly

"Bu roman sizi hem güldürüp hem ağlatırken, gerçekliğiyle korkutacak. Çarpıcı, harika bir kitap."

Kate Christensen

"Okuduğum en çarpıcı ve iyi yürekli kitaplardan biri… Tepetaklak sizi çok etkileyecek."

Lauren Groff

"Korku ve affetmek, suç ve kabullenmek üzerine büyüleyici bir roman olan Tepetaklak, büyük bir umut ve mizaçla anlatılmış."

Aryn Kyle



BENCE....

Bir aile portresi diyebiliriz kısaca. Ebeveynler, çocuklar, torunlar... Edie ve Richard 30 yıldan fazla zamandır evlidir, mutlu bir aileye sahiptirler ya da mutlu gibi görünen!!! Richard'ın bunca yıldan sonra üstelik sağlık problemleri olan eşini terk etmesi üzerine kurulu. Ve bundan sonra aile fertlerinin birbirlerine olan yaklaşımları, tutumları, hesaplaşmaları ve hazin son ... Daha fazlası kitapta , okuyun, pişman olmazsınız....


KEYİFLİ OKUMALAR







23 Ekim 2014 Perşembe

20. Yüzyılın En Önemli Sanatçılarından Marcel Broodthaers'ın Sergisi Akbank Sanat'ta!





Belçikalı şair, heykeltraş, film yapımcısı ve sanatçı Marcel Broodthaers’ın işlerinin sergilendiği  Sözcükler, Nesneler, Kavramlar sergisi Akbank Sanat’ta açıldı.
20.yüzyılın en önemli sanatçılarından olan Broodthaers, 40 yaşına kadar sadece şiir ile ilgilenmiştir, satmayan  Pense-Bête şiir kitabının 50 kopyasını alçıyla kaplayarak okunamaz hale getirmiş ve kitabıyla aynı adı taşıyan Pense-Bête (Anımsatıcı) başlıklı ilk sanatsal eserini üretmiştir. Aynı sene, 1964’te; ilk sergisinin kataloğuna şöyle yazmıştır:  “Ben de bir şeyler satıp hayatta başarılı olamaz mıyım, diye düşündüm. Ne vakittir işe yarar, beş para eder bir tek şey yapmamıştım. 40 yaşına gelmiştim ... Ve nihayet aklıma, sahte, samimiyetten uzak bir şey icat etme fikri geldi; hemen işe koyuldum. Üç ay sonra, ortaya çıkan ürünü Galerie St Laurent’in sahibi Philippe Edouard Toussaint’e gösterdim. “İyi de, bu sanat” dedi Toussaint, “ve onu seve seve sergilerim”. “Anlaştık” dedim. Satılan bir eser olursa, Toussaint paranın %30’unu alacaktı. Öyle anlaşılıyor ki bu, standart anlaşma şartlarından biri; %75 alan galeriler bile var. Peki eser nedir, diye sorarsanız: Aslına bakılırsa, nesneler.” 
Marcel Broodthaers’ın  ilk sanat objesi Pense-Bête (Anımsatıcı)’i Akbank Sanat’ta görmeniz mümkün. Kavramsal sanatın en önemli isimlerinden olan Broodthaers, eserlerinde; yazılı dil kullanımı ve kelime oyunlarına sıklıkla yer vermiştir. Belçikalı sanatçı René Magritte ve Fransız şair Stéphane Mallarmé etkisi eserlerinde açıkça hissedilmektedir.
Belçika’nın popüler bir yemeği olan midyeler, yumurta kabukları, süt şişeleri gibi gündelik objelere yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. 289 yumurtadan oluşan 289 Oeufs, 20x13=260, 2x14=28, +1=1, = 289 Oeufs.
Müze, eser, sanatçı ve seyircisi arasındaki ilişkiyi irdeleyen birçok eser vermiş ve bu ilişkiyi derinlemesine sorgulamıştır. 1968 senesinde Brüksel’de kendi evinde, kavramsal bir müze olan Musée d'Art Moderne, Départment des Aigles (Modern Sanat Müzesi, Kartallar Bölümü)’i kurmuş, davetiyeler bastırıp açılış yapmıştır. Eser röprodüksiyonları, eser kutuları, kartpostallar, duvar yazılarının sergilendiği müzeye; 1968-1971 arasında farklı mekanlarda farklı bölümler de eklemiştir. Müzenin herhangi bir koleksiyonu yoktur, belirli bir lokasyonu yoktur.Eserleri, MOMA_New York, TATE Modern_Londra, Stedelijk Van Abbemuseum_ Eindhoven, Centre Pompidou _  Paris and MACBA_Barselona koleksiyonlarında yer almaktadır.
Sergi hakkında daha detaylı bilgi almak için www.akbanksanat.com sayfasını ziyaret edebilirsiniz.






Bir boomads advertorial içeriğidir.

13 Ekim 2014 Pazartesi

YAZDAN KALMA GÜZELLİKLER....

Sonbahar geldi , kış kapıda. İçimizi ısıtmak için yaz fotolarına bir bakayım dedim. Uzun zamandır sizlerle paylaşmak istediğim fotoları ancak izinde olduğum çalışmadığım bugün bloga koyabilme fırsatı buldum. Gün içerisinde koşturmaktan, çalışan anneler bilir herşey bize baktığı için :) akşamları da oğlumu yatırdıktan sonra bilgisayarı açıp blogumu güncellemeye fırsat bulamıyorum. Nihayet bugün şu anda evimde oturup , çayımı yudumlarken sizleride ALAÇATI ' nın güzellikleriyle başbaşa bırakıyorum.



Merkeze çok yakın olan bir iki dakikalık mesafede konakladığımız KIRLANÇE BUTİK OTEL renklerine vurulmuştum, şirin ,güzel, rahat ve çok şeker sahipleri otele ayrıca güzellik katıyorlar. 











ALAÇATI SOKAKLARI.......









HEDİYELİK EŞYA SATAN BİR DÜKKANA UĞRAMAMAK OLMAZDI ;) BOL BOL MAGNET ALINIR :))











ALAÇATI PORT SAHİLİ DENİZ BERRAK ALTINDA DANS EDEN BALIKLARI GÖREBİLİYORSUNUZ, OĞLUM YAKALAMAK BİLE İSTEDİ ;)





27 Eylül 2014 Cumartesi

OKUDUM, BİTTİ... Baharat Kokulu Hayatlar/Erica Bauermeister




Yazar : Erica BAUERMEİSTER
Yayınevi : Martı Yayınları
Sayfa : 240


ARKA KAPAK 


Bazı insanlar, hayatın güzel olduğunu hatırlatmak için vardır...

Gözlerini kaldırdığında bakışları Lillian'ınkilerle karşılaştı.

Sesi şaşkınlıktan titriyordu; "Ne kadar da büyümüşsün..."

Henüz sekiz yaşındayken, içine düştüğü bunalımdan kurtardığı annesinin ona söylediği sözlerdi bunlar. O günden sonra Lillian'ın tek amacı; Mükemmel Fikir'i gerçekleştirip açtığı yemek okuluyla kimi yalnız, kimi hayata küsmüş, kimi kendinden vazgeçmiş insanlara hayata umudun penceresinden bakmalarını sağlamak olur.

Lillian, herkeste olan ama henüz kimsenin fark etmediği bir gizemi paylaşmak için hazırdır artık...

Bazen eksik, bazen fazla, bazen tam kararında...
Tıpkı hayat gibi aslında...




KİTAPTAN ALINTILAR

"Bazen, en iyi yemekler zamanın var olduğunu unutmanızı ister ama sonra karşınıza zeytinyağı çıkar, toplandıktan birkaç saat sonra zeytinin lezzeti değişmeye başlar. Aylar süren o büyüme sürecinden sonra. O yüzden en iyi yağlar ilk sıkımlar ve ağaçların yanında yapılanlardır," dedi. 



"Özünde iyi bir pasta aslında leziz bir kimyasal denklem demektir; hava ve yapı arasında bir denge. Pastanızdaki yapı unsuru fazla kaçarsa, sert olur. Hava fazla gelirse, dağılır."








BENCE...

Babası annesini terk ettikten sonra bunalıma girmiş olan annesi kendini kitaplara verir. Lillian da bu durumda evin sorumluluğunu alır ve hayatın devam etmesi için mutfakta tencerenin kaynaması gerekmektedir. Kendini en iyi hissettiği yer olan mutfak ilerde restaurant sahibi olmasını sağlayacaktır. Ve restaurantında haftanın bir günü yemek kursları vermeye başlar. Kursa katılan her bir kursiyeri ismi altında inceleyen ve onların bu kursa geliş hikayelerini de beraberinde anlatan, birbirlerine ilerleyen dönemlerde desteklerini  ve tabi ki satırlarda iyi bir yemeğin nasıl yapılması gerektiğinin püf noktalarını anlatan ;) eğlenceli, öğretici , akıcı bir roman. Ben çok beğendim, bakalım siz de beğenecek misiniz?




                                                            KEYİFLİ OKUMALAR

                                                             




6 Ağustos 2014 Çarşamba

OKUDUM, BİTTİ...MART MENEKŞELERİ / SARAH JİO




Yazar : Sarah JIO 
Yayınevi : Arkadya Yayınları
Sayfa : 336


ARKA KAPAK 

Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir...

Gerçek aşkı yaşadığına inanan ünlü yazar Emily Wilson, kocasının başka bir kadını ona tercih ettiğini öğrenince, hayal kırıklığına uğrar. Tüm bu olanlara rağmen yine de tek bir damla gözyaşı dökmez. 

Büyük yengesi Bee, Mart ayını Bainbridge Adası'nda geçirmesi için onu davet eder. Emily ruhunda açılan yaraların iyileşmesi umuduyla, bu teklifi kabul eder. 

Adanın mistik havasıyla huzuru yakalamaya çalışan Emily, 1943 yılında yazılmış kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. Bu günlük onu geçmişin tozlu sayfalarına hapsolan gerçek bir aşk hikâyesine ve altmış yıllık bir aile sırrına götürecektir...

Umudun, hüznün ve pişmanlığın bir arada işlendiği büyüleyici bir roman… İlk kitabı Mart Menekşeleri ile Library Journal En İyi Kitap Ödülü'ne layık görülen Sarah Jio, insan kalbinin, ne kadar hatalı olursa olsun sevdiklerimizi her zaman affedeceğini eşsiz bir dille anlatıyor. 

"Aşk, tarih ve gizem… Daha ne olsun? Mart Menekşeleri, geçmişimizin er ya da geç sürprizlerle karşımıza çıkacağını hatırlatan muhteşem bir roman."
Jodi Picoult

"Tarih, gizem ve aşkın mükemmel bir karışımı… Bu romanı elinizden düşüremeyeceksiniz."
Library Journal





BENCE...
Yazar Emily Wilson kusursuz sandığı evliliği bir anda kocasının başkasına aşık olması ve ayrılmak istemesiyle yıkılır. Boşanma sürecinden sonra hem nefes almak, yaşadığı şehirden uzaklaşmak ve kendini bulmak için yengesinin yaşadığı Bainbridge adasına Mart ayında bir aylığına gider. Ve bu süre içinde onu sürprizler karşılayacaktır. Kaldığı odada komodin çekmecesinde bulduğu günlüğü okumaya başlayınca ailesine ait sırları bulup aydınlatmaya başlayacağı bir sürece girecektir. Ve adada kendisini harika bir aşkın ortasında bulacaktır. En kısa zamanda okuduğum kitaplardan oldu. Akıcı anlatımı ve sürükleyici bir konusu olan kitabı eminim sizde bir solukta bitirmek isteyeceksiniz. 


KİTAPTAN ALINTI ; 

Ama hayat, birine seni seviyorum demenin kararsızlığını yaşamak için çok kısa. ( S:87 )



İYİ OKUMALAR





2 Ağustos 2014 Cumartesi

OKUDUM , BİTTİ... ALLAH DE ÖTESİNİ BIRAK / UĞUR KOŞAR



Yazar : Uğur Koşar
Yayınevi : Destek yayınları
Sayfa : 175


ARKA KAPAK 

Allah her şeyden haberdardır, sanmayın ki size yapılan haksızlığa kayıtsız kalıyor. O, size bir annenin evladına yaklaştığı merhametten daha fazla merhamet duyandır. Duanın karşılığını takip etmeden “Allah de ötesini bırak”. Kul Rabb’ini imtihan etmez. O’na tevekkülle yaklaştığında rahmetini tüm hücrelerinde hissedeceksin.

Karşında o kadar çok maskeli insan var ki onları tanımak için yoruluyorsun. Şayet dikkat edersen güzel olan bir şey var; o senin hakkını aldıkça, sen onun sevaplarından kazanıyorsun. O halde kaybettim diye üzülme, biraz daha derin bakarsan, aslında kazandığını fark edeceksin!..


Aşık olcaksın evet ama kalbini Allah aşkıyla yakacaksın… Dünyanın geçici olduğunu, biteceğini İDRAK edeceksin; sadece sonsuz kudrete bağlanacaksın. ALLAH’A bağlı yaşayacaksın. İşte Uğur Koşar bu kitap da sana herkes gibi Allah’ı anlatmıyor O’nu adeta hissettirip yaşatıyor!..
Psikolog Cavidan Ebru Kızıl
Yirmi yıldır terapi deneyimlerimde elde ettiğim sonuçlardan biri şudur ki; eksik olan parçaları yitirdiğini düşünen ve bunları arayarak çıkmazlara giren ve bunun da dışarıda olduğunu sanan çok büyük bir çoğunluk çeşitli psikolojik sorunlarla ruh sağlıklarını bozmuştur. Bu büyük çoğunluğa eserlerinde ve görüşlerinde öze dönüş yolunda katkı sağlayan, aradıklarını bulabilme cesareti ve ışığı olan Uğur Koşar Dostuma “ALLAH DE ÖTESİNİ BIRAK” ile özlerine dönebilmesi adına ışık olan eserinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunuyorum…
Uzm. Psikolog Abdullah Topal


BENCE ...

Yazarın okumuş olduğum ilk kitabıydı. Devamı gelecek mutlaka. Maneviyata, iç huzura o kadar çok ihtiyacımız var ki... Aslında ne yapmamız gerektğini biliyoruz fakat yine de işin uzmanlarından onay bekliyoruz. Kitabın içerisinden birkaç alıntı ile sizi başbaşa bırakıyorum. Tamamını mutlaka okumalısınız.

" Allah herşeyden haberdardır, sanmayın ki size yapılan haksızlığa kayıtsız kalıyor. O, size bir annenin evladına yaklaştığı merhametten daha fazla merhamet duyandır. Duanın karşılığını takip etmeden "Allah de ötesini bırak". Kul Rabb'ini imtihan etmez. O'na tevekkülle yaklaştığında rahmetini tüm hücrelerinde hissedeceksin. "



Şimdi sana kalıcı mutluluğun formülünü veriyorum. Artık tüm formülleri bırakabilirsin. Öğrendiğin tüm teknikleri de bırak, çünkü "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur". ( Rad Suresi, 28.ayet )


Söylenecek çok şey varken bile sus.
Susmak boyun eğmek değil, tam aksine olgunlaşmanın ilk adımıdır. Ve daima anımsa: Sen sustuğunda melekler konuşmaya başlar.


                                                                       İYİ OKUMALAR 









14 Temmuz 2014 Pazartesi

OKUDUM, BİTTİ... BAYAN BRANİCAN / JULES VERNE

Elimizde olmayan nedenlerden dolayı uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Umarım bu sefer internet bağlantımdaki sorunları çözmüşümdür, bir daha bu kadar ara vermem. Her ne kadar android telefonlarda anlık paylaşımlar daha çabuk olsa da blogda yazmanın keyfini alamadım sevgili blog dostlarım. Ve  tatil dönemimde okuyup bitirdiğim bir kitapla dönüyorum. O kadar çok şey birikti ki aktaracak,  sırayla hepsine değineceğim inşaallah.Tekrar hoşbulduk.


bayan-branican-jules-verne


Yazar: Jules VERNE
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa: 612


ARKA KAPAK

Uzun bir yolculuğa çıkanlar için yakınlarına yeniden kavuşamamak riski hep vardır. Oysa 15 Mart 1875 sabahı, San Diego limanından ayrılmaya hazırlanan Franklin gemisinin mürettebatının aklından böylesi bir ihtimal geçmemektedir. Bu büyük ve muhteşem geminin, yürekliliğini defalarca kanıtlamış kaptanı John Branican, geride eşi Dolly Branican'ı ve dokuz aylık oğlu Watt'ı bırakarak, ticari bir seyahat için güney Avustralya denizlerine doğru yol alacaktır.

Ancak aradan aylar geçmesine rağmen, Kaptan John'dan hiçbir haber gelmez. Franklin'i en son gören kii olan Kaptan Ellis'ten bilgi alabilmek için, limanın açığına demirlemiş olan Boundary'ye giden Dolly, tekneyle kıyıya dönerken meydana gelen kazada, oğluyla birlikte sulara gömülür. Tüm aramalara rağmen küçük Watt'ı bulmak mümkün olmaz. Bu ikinci acıyla sarsılan Dolly'yi artık hafıza kaybıyla birlikte seyreden ruhsal bir çöküntü beklemektedir. Geçen yılların ve başarılı bir tedavinin etkisiyle yavaş yavaş kendini toplamaya başlayan genç kadının yaşamında artık tek bir hedef vardır; Öldüğüne asla inanmadığı kocasını bulmak. Bu amaçla gerçekleştirdiği iki seyahatte, kendisine, her şeyiyle John Branican'i anımsatan genç bir miço eşlik etmektedir. Bu benzerlik Dolly'yi zaman zaman gerçek dışı kurgulara sürükleyerek, San Diego rıhtımında boğulan Watt'ın hâlâ yaşadığı düşüncesine yöneltir. Eşine duyduğu sevgiyle ayakta duran Bayan Branican, Pasifik'in ürpertici sularından Avustralya çöllerine dek uzanan bu zorlu yolculukların sonunda sevdiklerine kavuşabilecek midir?


BENCE...

Uzun zamandır bu kadar yüreğime dokunan bir kitap okumamıştım.Derler ya insan isterse herşeyi yapabilir diye... Çok doğru. Hele bu seven bir kadınsa, Bayan Branican ise... Kocasının kaptanlığı yaptığı gemi batınca herkes onun yaşamından ümidini kesmişken O sevdiği adamdan vazgeçmedi. Bilinci yerine geldikten sonra durmaksızın, yürekten O'nun yaşadığına inanarak aramaya devam etti veeee yıllar sonra..... Gerisini kitaptan soluksuz okumanızı öneririm.


İYİ OKUMALAR 


4 Nisan 2014 Cuma

OKUDUM BİTTİ ; GÖLGELER KORİDORU / MUHYİDDİN ŞEKUR



Yazar:  Muhyiddin Şekur
Yayınevi:  Sufi Kitap
Sayfa:  320


ARKA KAPAK

“Şayet benim kulağa tatlı gelen fısıltılarımı işitemiyorsan, o hâlde hayat öğretsin sana öğrenmen gerekenleri…”

Amerika'da doğan, orada İslam'la tanışan, çeşitli Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde psikolojik danışmanlık dersleri veren ve şu anda misafir öğretim üyesi olarak Türkiye’de bulunan Muhyiddin Şekûr’un yıllardır beklenen kitabı; Gölgeler Koridoru.

Şekur’un tasavvufla tanışma serüvenini anlattığı ilk kitabı Su Üstüne Yazı Yazmak bugüne kadar yüzbinlerce kişiye ulaştı. Okuyan herkesi derinden etkiledi. Yaşadığımız hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, her tecrübenin bizi bir hâlden başka bir başka hâle hazırladığını hissettirdi. 

Muhyiddin Şekûr, uzun zamandır beklenen Gölgeler Koridoru’nda, aynı akıcı üslupla hakikatte hepsi birer hikmete işaret eden hayat derslerine devam ediyor. İsmi Furkan Suresi’ndeki “Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı” ayetinden mülhem olan Gölgeler Koridoru’nda görünmeyen dünyayı keşfetme tecrübelerini daha ileriye taşıyor. Görünene odaklanıldığında kolayca üzerinden atlanıp geçilebilen sıradan olayların, görünenin ötesine nüfuz edildiğinde hakikate uzanan bir nişaneye dönüştüğünü gösteriyor. 

Gölgeler Koridoru, insana önce kendi bâtınına, enfüsî âlemine, sonra dış dünyadaki olayların iç yüzüne, yani aslında hakikate dair bir kavrayışa nasıl ulaşılabileceğine dair küçük ama etkileyici denemeler yaptırıyor. Bazen bir gece yürüyüşünden, bazen bir ateşböceğinden, bazen bir veranda inşaatından, bazen insanlığı tarif edilmez acılara sürükleyen savaşlardan yola çıkarak bakışımızın nereye odaklanması gerektiğine yönelik hatırlatmalarda bulunuyor. Gölgeler Koridoru, hakikat yolcularının kaçırmaması gereken bir roman. Âdeta karanlıkta kalan insana yolunu gösteren bir “altın iplik”… 



BENCE...

Kesinlikle okunması gereken okunası bir kitap.
Yazarın o kadar akıcı bir dili ve sizi içine çeken anlatımı var ki hiç sıkılmadan okuyacağınıza inanıyorum.





İYİ OKUMALAR :)



19 Ocak 2014 Pazar

FUNNY BABY VIDEOS


Onlar olmasaydı hayatımız bu kadar güzel olabilir miydi acaba ? :)




18 Ocak 2014 Cumartesi

ASLINDA HEP BURALARDAYIM :)





Evet aslında hep buralardayım, gözüm kulağım siz sevgili blog dostlarımda.
Siz sevgili blog arkadaşlarımı takip ediyorum kısa zamanda olsa ama hep zamanla yarıştığım için her zaman yorum bırakamıyorum :( 
Bloguma yazmaya başlayalı 3 sene 3 ay olmuş, yıldönümlerine her zaman önem veren kutlayan ben kendi blogumun yıldönümünü bile atlamışım... Sorumluluklar arttıkça birşeylere ve birilerine yetişmeye çalıştıkça bakıyorsunuz kendinizi unutmuşsunuz, işte o zaman iç sesinizi dinliyorsunuz, ne için koşturuyorum, neden bu kadar koşuşturmaca içinde kendime vakit ayıramıyorum ki??? Ama her zaman net bir cevap bulamayabiliyorsunuz. 
Canımın içi oğlum Ergin'im artık büyüdü, anaokuluna başladı, çevre biraz daha genişledi, çevre genişledikçe sorunlarda artmaya bir çıta yükselmeye başlıyor.Ama hepsiyle baş etmeye çalışıyorsunuz, dimdik ayakta durmaya ve yaptıklarınızın söylediklerinizin arkasında sonuna kadar durmaya çalışıyorsunuz...
Tüm bunları yaparken de arada tökezlesenizde yinede kalkıp kaldığınız yerden yürümeye devam ediyorsunuz, bu böyleydi, böyle olmaya da devam edecek.
Bu seneki virüs enfeksiyonunu da geçen hafta ailece def ettik :)) başımızdan, onu da atlattık yani, bir daha da uğramasın bu sene mümkünse.RABBİM önce sağlık versin diyorum her zaman ondan sonra da herşeyin hayırlısı.



Keşke bu kadar güçlü olabilsem :)



Ve keşke bu kadar zaman zaman tembelliğe vakit ayırabilsem :))






HAYAT HİÇBİR ZAMAN KOLAY DEĞİL, OLMADI, OLMAYACAK TA AMA BİZİM BUNLARLA BAŞEDEBİLME YETENEĞİ VE SAĞLIĞIMIZ YERİNDE OLDUKÇA HERŞEYİN ÜSTESİNDEN GELİRİZ :)))

CANIM OĞLUM ERGİN'İM

Lilypie Fourth Birthday tickers

Special design for Hayat Her Daim Güzel by GeCe